Francis Crick, 1959 yılında James Watson ile birlikte DNA'nın yapısını çözümleyerek Nobel ödülü almış ünlü bir bilimadamıdır. Şaşırtan Varsayım'da beynin bölgeleri hakkında bilgi veriyor, ardından insanı insan yapan şeyi sorgulayarak, ruhu arıyor.
Yazarın savunduğu şaşırtan varsayım daha ilk cümlede açıklanıyor:
Şaşırtan Varsayım şu: "Siz," neşeleriniz, üzüntüleriniz, anılarınız, ihtiraslarınız, benlik ve özgür irade duygularınız ile, aslında çok sayıda nöron ve bunlarla ilişkili moleküllerin bir arada davranışından ibaretsiniz.gazageldik?!teki benim yazılarıma aşina olanlar bilecektir yazarla aynı görüşleri paylaşmaktayım ("... düşüncelerimiz, nöronlardaki elektrik akımından ibaret." - 14.08.2004). Konuyla ilgili benzer ya da zıt görüşe sahip insanların da mutlaka edinip okuması gereken bir kitap şaşırtan Varsayım.
Yazar ilk bölümde bilimsel, psikolojik, sinirbilimsel altyapıyı hazırladıktan sonra ikinci bölümde beyinde bazı davranışlara ilişkin bölgeleri açıklamaya başlıyor. Bu bölümde kitap, ilgili olmayanlar için gerçekten sıkıcı bir hal almaya başlayabilir. Benim gibi teknik detaylara ihtiyacı olunca ilgilenmek isteyenler, bu aşamada yazarın tavsiyesini dinleyip bu bölümleri hızlıca geçebilir. Üçüncü bölümde ise bilinci sorgulayarak, bilincin kökenini arıyor. Ama yazarın kendisinin de kabul ettiği üzere, bu çabası beyin fırtınasının ötesine geçemiyor.
Kitabın beni en çok etkileyen kısmı 2. bölümün sonuna doğru açıkladığı sinirsel ağlar (neural networks) oldu. Uzun zamandır insan zekasını taklit etmek için klasik anlamdaki algoritmik düzeydeki programlamanın yetersiz olduğunu düşünmekteydim. Sinirsel ağların işleme mantığı tam anlamıyla şaşkınlık verici güzellikte (yazıda bunların detayına girmeyeceğim). Bir örnek vermek gerekirse, 3 boyutlu objelerin şekillerini gölgelerinden çıkartmaya yönelik düzenlenmiş bir sinirsel ağ yeterince eğitildikten sonra incelendiğinde beyindeki V1 bölgesinin davranışına çok benzeyen bir yapı oluştuğu görülmüş.
Yazarın psikologların daha fazla nörolojiyle ilgilenmesi gerektiğine ilişkin görüşünü belirtmeden geçemeyeceğim. En nihayetinde her şey orada yatıyor, tabi bedenden ayrı bir ruh tanımlamıyorsak. Bunu biraz daha açmam gerekecek, zihin zaten soyut bir kavram, somutlukla nasıl bağdaşıyor? Kendi başına duran bir Oksijen ve Hidrojen atomu düşünün. Atomsal yapısını, davranışını ve birsürü şeyi bellidir. Fakat bunlar birleşip su molekülü oluşturduklarında oluşan yapı artık başka birşeydir, ikisinin özelliklerinin bir karması değil tamamen yeni bir şeydir. Aynı şekilde nöronların tek başına davranışı başka şeylerdir, bir araya geldiklerinde ortaya çıkan şey başkadır. O yüzden nöronların birlikteliği sonucu meydana gelen davranışın zihni doğurabileceği ihtimali yadsınmamalıdır.
Son olarak biçime ilişkin bir eleştiri; kitabın çevirmeni, dilimizde yer etmiş psikoloji kelimesi yerine neden inatla içeriğini tam anlamıyla temsil edemeyen ruhbilim kelimesini kullanmış anlayamadım.
Zihni çözmeye her geçen gün daha çok yaklaşıyoruz. Belki yıllardır aradığımız ölümsüzlüğe kavuşacağız. Ama cansız olan şey ölümsüzdür, sonsuza kadar varlığını sürdürür. Canlı ise ölümlü olandır. Ölümdür bir nevi yaşamı anlamlandıran gibi durumlar da kafamın bir köşesini meşgul etmiyor değil. Ama bu tarz soruların çözümü genelde mevcut sistemin içinden çıkmaz, o yüzden bunların cevabı belki başka bir yazıya. Ama şimdiden bir ipucu vereyim: singularity.
Varsayımın neresi şaşırtıcı? bunu biz zaten biliyorduk (dikkatinizi çekerim inanıyorduk değil).Bilimsel ispat elbette gerekli bunun için ama ben sonucun pek de değişeceğini sanmıyorum (sen kimsin?) .
ReplyDelete[...] netmiyorum (Francis Crick, Watson ile birlikte DNA’yı bulan kişi ve şaşırtan Varsayım‘ın yazarı). Bir yandan ruhsal olanı savunurken, insanlık tarihine baktı [...]
ReplyDeleteMerhaba,
ReplyDeleteenteresan bir kitapmış , en kısa zamanda edineceğim.
size de beynin holografik yapısıyla ilgili bir kitap bulabilirseniz okumanızı tavsiye ederim.
Saygılar
Gerçekten çok ilginç bir kitapmış. en kısa zamanda alıp okumayı düşünüyorum.
ReplyDelete